Son kez İngilizce çalışın kadar iddialı bir programı hayata geçirmek çok ciddi bir planlama, emek ve disiplin istiyor. Bu sayfada sizinle şu ana kadar Türkiyenin ve dünyanın dört bir yanından binlerce öğrenci ile görüşmelerimizden ve yüzlerce birebir ders ve bireysel rehberlik görüşmesinden elde ettiğimiz veriler ışığında sağlam bir İngilizce temeli oluşturmak ve İngilizcenizi ileri seviyeye taşımak için kullanabileceğiniz yaklaşımları ve çalışma planlarını paylaşacağım.

Uzunca bir yazı olacak ve muhtemelen söyleyeceklerim uyurken ya da yatarak İngilizce öğrenmek isteyenlere hitap etmeyecek. Bu yazı emeğin, azmin ve kendine yatırım yapmanın değerini bilenler için.

İngilizce Öğrenme ile ilgili Temel Meseleler

İlk olarak yanlış ya da eksik bilinen ama İngilizce öğrenme süreci ile alakalı kilit öneme sahip konulara değineceğiz.

İngilizce Öğrenmede Yaşınızın Etkisi

Toplumda belli bir yaştan sonra İngilizce öğrenilmez gibi yanlış bir algı var. Beyin araştırmalarına gidecek olursa nöral plasitisite yani sinir esnekliği diyebileceğimiz bir durum var. İnsanın yaşı ilerledikçe bu esneklik genel olarak azalıyor. Bu da yaş ilerledikçe dil öğrenmeyi bir derece zorlaştırıyor. Ancak 15 yaşından sonra dil öğrenilmez, 30 yaşında sonra dil öğrenilmez diye bir durum yok. Ben 40 yaş üstü pek çok öğrenciyle resmen sıfırdan başlayıp onların birkaç yıl içerisinde ileri seviye İngilizce okuma ve yazma becerileri kazandıklarına şahitlik ettim. O açıdan suçu yaşa atıp tembellik etmenin bir manası yok. Evet belki 15 yaşındaki bir öğrenciye göre 30 yaşındaki bir öğrenci daha yavaş ilerleyecek ama gerekli emeği ve zamanı ayırıyorsa nihayetinde başarılı olacak, hayatını ve mesleğini devam ettirecek derecede İngilizce öğrenecektir.

İngilizce Öğrenmede Çocuk ve Yetişkin Farkı

İngilizce öğrenme sürecinde farklı yaş gruplarında farklı yaklaşımlar var. Biz çoğunlukla yetişkin diyebileceğimiz lise ve sonrası dönemdeki öğrencilerle çalıştığımız için uzmanlık alanımız bu yaş grubu. Çocuklarda dil öğreniminde dili yaşama ve oyunlaştırarak öğrenme çok daha yaygın. Yetişkinlerde ise örgün ya da programlandırılmış eğitim daha yaygın. İkisinin de kendine has artı ve eskileri var. Mesela bir çocuğun hayatının ilk 2 yılında öğrendiği İngilizceyi bir yetişkine birkaç haftada anlatmak mümkün. Ya da mesela bir çocuğa tek tek oturup gramer ve kurallar anlatmak pek makul değil. Çocuk onları oyunlarla ya da bağlam içerisinde görüp çıkarım yaparak öğreniyor. Bir yetişkin de aynı şekilde çıkarımlar üzerinden öğrenebilir ama direk kurallar üzerinden gidip çok daha hızlı ilerleyebilir.

Sıfırdan İngilizce Öğrenmek için Ne Kadar Zaman Lazım?

Burada iki farklı örnek ve yaş grubu üzerinden gideceğim. Mesela üniversiteye yeni başlamış lisede ve öncesinde İngilizcesi çok zayıf olan Boğaziçili öğrencilerimizin bir yıl içerisinde ileri seviyede İngilizce öğrenip hazırlık sınıflarını geçtiklerini, İngilizce eğitim almaya başladıklarını gördük. Daha genç kitle için, vakti olan ve tam zamanlı İngilizce çalışacak öğrenciler için bir yıllık yoğun bir çalışma ile ileri seviye İngilizce elde etmek mümkün. İleri seviye İngilizce ile kastım IELTS 7, TOEFL 85 bandı puanlar almak. Öte yandan çalışan, yaşı daha ileri öğrenciler için süre daha uzun.

Mesela tekstil sektöründe yönetici olan ve ihracattan sorumlu bir öğrencimizle olan programımızı ele alalım. Sıfıra yakın bir seviyeden haftada 4 saat bireysel ders bunun dışında da ödev ve video eğitim çalışması ile 2 yıl içerisinde ileri seviye İngilizce metinleri okuyup, ileri seviye kompozisyonlar yazacak, fikirlerini İngilizce olarak ifade edebilecek konuma geldi. Bu da evli, çocuk sahibi, yoğun bir iş temposu olan bir öğrenci için muazzam bir başarı.

Öğrencilerle sıcak dirsek temasımızın olması, kimin ne sürede, ne şekilde ilerlediğini görmek, beklentilerimizi şekillendirmeyi ve gerçekçi bir çerçeve çizmeyi mümkün kılıyor. Herkes için sonuçlar bu şekilde mi? Hayır eğitimde hep bireysel faktörler vardır. Kimisi hedefine 6 ayda ulaşır kimisi 1 yılda kimisi 2 yılda. Ancak kesin olarak bildiğimiz bir şey var. Siz gerçek anlamda çaba, disiplin ve azim gösterdiğinizde sonuç er ya da geç geliyor. Ama karşılaştığınız ilk zorlukta bahaneler üretirseniz sonuç almayı beklemek hayalcilik olur.

İngilizce Öğrenmek Zor mu, Kolay mı, Beklentilerin Rolü Ne?

Pek çok insanı belki de perişan eden şey yanlış beklentiler. 2 haftada İngilizce öğrendi, 3 ayda şakır şakır konuştu gibi abuk sabuk başlıklar insanlara gerçekten uzak beklentiler aşılıyor. Evet belki ileride beyin araştırmaları şu andan çok daha hızlı öğrenmemizi sağlayacak yeni yöntem ve araçlar sunacak. Ancak şu anda sıfırdan başlayan bir öğrencinin birkaç ay gibi kısa bir sürede zirveye çıkmasını bekleyemeyiz. Mesela bir pilot ya da hostes standart anons ve ifadeleri belki birkaç ay içinde öğrenir ama birkaç ay içerisinde Economist ya da New York Times okumasını ya da TED konuşması izleyip anlamasını beklemek gerçekçi değil.

İngilizce öğrenmek zor mu? Evet zor. Ama severseniz kolaylaşır, öğrendikçe, ilerledikçe kolaylaşır. Çok kolay olacağını beklerseniz ilk zorlukta havlu atabilirsiniz. Hayattaki değerli pek çok şey gibi, İngilizce öğrenmek de özveri ve zaman ister. Sabır ister. Bunları ortaya koyarsanız nihayetinde hedefinize ulaşırsınız.

İngilizce Çalışma Planı

Biz öğrencilerimizle çalışırken temel olarak şu programı takip ediyoruz.

  • Gramer
  • Reading
  • Listening
  • Writing
  • Speaking

Neden Bu Sıra?

Bu sıranın bu şekilde olmasının birkaç temel sebebi var. İlk olarak gramer sevsek de sevmesek de (sevsek daha iyi olur) dilin temel parçalarından biri. İngilizcede cümle nasıl kurulur, zamanlar, şart cümleleri, edilgen yapılar, bağlaçlar, sıfat ve isimler gibi pek çok konuyu bilmeniz gerekiyor. Bunlar olmadan sağlam bir temel oluşturmak zor. Gramer çalışmak bunları öğrenmeyi sağlıyor. Ancak bizim yaklaşımımızda gramer çalışmak saplantı halinde ömür boyu gramer çalışmak değil. İyi bir gramer kitabını birkaç ay içinde bitirip sonra tüm enerjimizi reading becerimize veriyoruz çünkü gramer en iyi okuyarak ve kullanarak yerleşir.

4 Becerinin Etkileşimi

İngilizcede ve diğer tüm dillerdeki okuma, dinleme, yazma ve konuşma yani reading, listening, writing ve speaking becerilerini evrensel olarak iki gruba ayırabiliriz. Bunlar comprehension skills ve production skills yani anlama becerileri ve üretim becerileri. Okumak ve dinlemek, anlama ve algı temelli becerilerdir. Yazmak ve konuşmak ise üretim temelli becerilerdir. Bir insanın üretime geçebilmesi için önce anlaması yani tabiri caizse depoyu doldurması gerekir. Hiç fizik dinlememiş biri fizikle alakalı konuşabilir mi? Hiç tarih okumamış, dinlememiş biri, hiç tarih konuşabilir mi?

Benzer şekilde İngilizce okumamış, dinlememiş, zihnini İngilizce ile doldurmamış biri İngilizce yazıp konuşabilir mi? Hayır. Çocukları düşünün. Dünyaya gelen bir çocuk ilk birkaç yıl, dinliyor, dinliyor, dinliyor, takip ediyor. Zihnini etrafındaki dille doldurup yavaş yavaş konuşmaya başlıyor. O sebeple sağlıklı bir İngilizce temeli için önce İngilizce okuma ve dinleme becerisinin çok iyi bir seviyede olması lazım. İngilizce okuma ve dinleme çok iyi olmadan onun üzerine İngilizce yazma ve konuşma becerisi inşa etmek neredeyse imkansız. Sistem çöküyor.

İşte bu büyük hatalardan birisi. Öğrenci geliyor diyor ki hocam ben İngilizce konuşmak istiyorum. Bir İngilizce cümle gösteriyorum, burada ne anlatıyor diyorum, anlamıyor, bir şey söylüyorum dinleyip anlamıyor, bir paragraf yaz diyorum yazamıyor. Güzel kardeşim, önündeki kağıda iki cümle yazamazken, basit bir paragrafı okuyup anlayamazken sen nasıl İngilizce konuşacaksın. Depo boş.

Önce Anla, Sonra Anlat

Tüm bu sebeplerden ötürü biz önce anlama sonra üretim becerilerine odaklanıyoruz. Yani önce reading ve listening iyi bir seviyeye geliyor. Daha sonra writing ve speaking becerilerine odaklanıyoruz. Reading ve listenin çalışmasında da reading yetişkinler için listeninge göre daha hızlı ve yoğun ilerlediği için önce reading odaklı gidiyoruz çünkü İngilizce cümle okuma anlama becerisi çok iyi hale geldikten sonra listening yani dinleme sadece bol pratikle kulağı alıştırma meselesi. Yani işin özünde kelime dağarcığınızı geliştirip, İngilizce cümleleri hızlı şekilde analiz edip anlamlandırma var.

Reading ve listening bittikten ya da belli bir seviyeye geldikten sonra writing ve speaking çalışmaları başlıyor. Bu alanda da önce writing becerisine odaklanıyoruz. Neden mi? Çünkü hem yazma hem de konuşmada temel parça anlatmak istediğiniz şeyi anlatmak için kelime ve kuralları birleştirerek bir cümle üretmek. Yazarken bu cümle elinizden, konuşurken ağzınızdan çıkıyor ama esasında konuşma da yazma da bir cümle kurma (üretme süreci).

Durum böyle olunca cümle kurma pratiğini yeni başlayan bir öğrenci olarak kağıt kalemle yazı üzerinden yapmak daha kolay ve pratik. Öğrenci kağıt kalemle düşünüyor, yazmaya çalışıyor, bildiklerini birleştirip cümle ve paragraf yazmaya çalışıyor. Bu ciddi bir emek ve dönüşüm süreci. Yazı üzerinden hızlı şekilde cümle kurmayı, bildiklerini uygulamayı öğrenen bir öğrenci için konuşmak aslında sadece zihninde kurduğu cümleleri doğru bir telaffuzla seslendirme sürecine dönüşüyor. Konuşma çalışmadan önce yazma çalışmanın bir başka temel artısı da yazılar üzerinden bir öğrencinin hatalarına geribildirim yazmak, yanlışlarını düzeltip takip etmek daha pratik ve kolay. Yani yazıda hataların büyük bir kısmını temizleyip İngilizce konuşma sürecine temiz bir başlangıç yapmak mümkün.

Taşlar Yerine Oturuyor 🙂

Tüm bu sistem adım adım ve modüler şekilde temel becerileri kazanıp bunları doğru zamanda birleştirmek üzerine kurulu. Yani bir anda dünyayı fethetmeye çalışmıyoruz. Adım adım her bir beceriyi ele alıp ilerletip bir sonraki adıma geçiyoruz. Yani modüler bir yaklaşımla ilerliyoruz. Kompleks bir sistemi birbirini destekleyen parçalar inşa ederek kuruyoruz.

Profdil Yaklaşımı: Tecrübeler, Araştırmalar ve İnançlar Işığında Bir Eğitim Programı

Bu ana kadar öğrencilerimizle olan çalışmalardan elde ettiğimiz tecrübeleri, dil öğrenme konusundaki araştırmalardan kesitleri ve bunların bir araya gelmesiyle İngilizce öğrenme adına geliştirdiğimiz yol haritası ve inançları paylaştık. Biz bu sisteme Profdil yaklaşımı diyoruz. Elbette bir problemi çözmenin ya da bir hedefe ulaşmanın pek çok farklı yolu bulunabilir. Her yolun artıları eksikleri ve hitap ettiği bir öğrenci kitlesi var. Bizim genel yaklaşımımız dil öğrenimi konusunda hem teori hem de pratikte etkinliğini ve verimliliğini gördüğümüz adım adım entegre olan bu modüler sistem.

Bizim için eğitimin en yüksek verimliliği yakalaması pratik ve teorinin birleşmesi ile saha çalışmalarının araştırma ile desteklenmesiyle mümkün. O yüzden Profdil yaklaşımı, profesyonelliği hem araştırmada hem de uygulama ve eğitimde profesyonellik olarak ele alıyor.

Kendi kitap ve eğitimlerimizi bu çerçevede hazırladık. Mesela öğrencilerimize kitaplarımız üzerinde çalışırken eğer temelden başlıyorlarsa şu şekilde ilerlemelerini öneriyoruz.

  • Reading Rehberi: İngilizce okuma anlama becerinizi geliştirecek kitap
  • YDS Rehberi: İngilizce okuma ve gramer becerinizi test edecek kitap
  • Listening Rehberi: İngilizce dinleme becerinizi geliştirmeniz için temelden ileri seviyeye adım adım alıştırmalar
  • Essay Rehberi: İngilizce yazı yazma becerisini geliştiren kitap
  • Speaking Rehberi: İngilizce konuşma ile ilgili bilmeniz gereken her şeyi ve yüzlerce örnek diyaloğu içeren kitap

Benzer şekilde eğer öğrencilerimiz temelden başlıyorlarsa kapsamlı video eğitim paketlerimizi de şu şekilde bitirmelerini öneriyoruz:

Çünkü böyle olduğunda her bir kitap veya eğitim bir sonraki basamak için sağlam bir temel oluşturuyor.

Çalışmalarımızı bu bağlamda hem akademik araştırmaları hem de sahadaki öğrenci tecrübelerini harmanlayıp yürüttüğümüz de ise Yorumlar & Başarı Hikayeleri sayfasında paylaştığımız gibi güzel sonuçlara ve bizi gururlandıran gelişmelere şahitlik ediyoruz. Belki bir gün sizin hikayeniz de o başarı listesinde yerine alacak.

Bu Sistemden Yararlanabilmek için Hangi Seviyede Olmam Lazım?

Profdil yaklaşımı, İngilizce seviyesi fark etmeksizin herkes tarafında uygulanabilir. Ancak seviyenize bağlı olarak başlangıç noktanız değişir. Mesela sıfırdan başlıyorsanız Profdil sistemini sıfırdan uygulayabilirsiniz. Öte yandan sağlam bir reading temeliniz varsa ve diğer becerilerinizi geliştirmeniz gerekiyorsa Profdil sistemini listening adımından başlayarak uygulayabilirsiniz. Ya da eğer okuma, dinleme ve yazma beceriniz iyi durumdaysa o zaman speaking adımından başlayabilirsiniz. Yani her öğrenci kendi seviyesine göre başlangıç noktasını seçebilir.